Şuşa’nın işgalden kurtuluşunun ardından bizden olan bu güzel diyarları ziyaret için çıktım yola. Gitmişken sadece Bakü’yü değil her noktasını göreyim niyetiyle yaptım programımı. Her yolculuk gibi bu yolculuk da, zihnimde idealize ettiğimden çok farklı gerçeklerle karşılaştırdı beni ve tekrar tekrar Allah’ın ayetlerini idrak etmemi sağladı.
De ki: Yeryüzünde gezip dolaşın da, Allah ilk baştan nasıl yaratmış bir bakın. İşte Allah bundan sonra (aynı şekilde) ahiret hayatını da yaratacaktır. Gerçekten Allah her şeye kadirdir. Ankebût, 20.
Kimliğinizle gidip rahat bir şekilde ziyaret edebileceğiniz bir memleket Azerbaycan, uçaktan indiğiniz gibi güzel bir ihtişamla karşılaşıyorsunuz. Modern zamanın güzel mimarisi ile inşa edilmiş harika bir havalimanı ve Sovyet zamanının devasa geniş yollarıyla vardım Bakü’ye. Bakü genel itibariyle çok güzel harmanlanmış bir şehir. Sovyetlerin ihtişamlı mimari eserleriyle, günümüz mimarisinin estetiği çok güzel ve nazik harmanlanmış. Gecesiyle de çok estetik bir şehir Bakü, tüm şehrin aynı ton ve renkte aydınlatma ile ışıklandırılması bile detaycı ve bilinçli kararların sonucu böylesi güzel ve bakımlı bir şehrin elde edildiğini gösteriyor. Bu ihtişam ve görkem, lükslüğü modernliği ve temizliği de beraberinde getirmiş. Ülke genel olarak çok temiz, fakat Bakü’de çöp kovalarının kenarlarının, yerlerin çamaşır sularıyla çitilendiğini görünce farklı bir anlayış olduğu aşikar. Zihnimizde yerleştirilen “Avrupa şehri” anlayışından daha iyi bir noktada Bakü.
Bakü’nün bu ihtişamlı merkezinden ilk çıkışım Kuba şehrine yolculukla başladı ve o an refah uçurumunu sert bir şekilde farkettim. Şehrin merkezinin biraz dışında, sokaklar balçıklaşıyor ve doğalgaz boruları yer yüzünde, sokakların üzerinden, binaların arasından dolaşmaya başlıyor. Evler binalar tepeleme ve estetikten yoksun bir şekilde dizilmeye başlıyor. Kuba’ya doğru giden ana yolda ise arabanın boyutundaki büyük çukurlardan kaçmaya çalışarak varıyorum bu tarihi şehre. Kırmızı Kasabanın yer aldığı oldukça sakin ve ıssız bir bölgeden dönüş yolunda Bakü’ye girmeden, Yanardağ’ı da ziyaret ediyorum. Dağın altından durdurulamayan bir doğal gaz çıkıyor ve yanıyor, öyle bir bolluk 🙂
Bakü’den ikinci çıkışım, Şeki rotasına oldu ve Allah’ın ayetlerinin tecellisini en güzel şekilde bu rotada hissettim. Şüphesiz tüm rızkın sahibi olan ve tüm kullarına tayin eden Allah, beni İstanbul’dan kaldırıp Azerbaycan Bizlan’daki derme çatma ağaç kulübesinde çamurun içinde lastikçilik yapan yaşlı bir amcanın ayağına götürdü. O an, hakkıyla çalışıp bolca dua etmek dışında yapılacak pek bir şeyin olmadığını hissediyor insan. Rızkı veren Allah, rızkın nereden geleceğini tayin eden de O! Şeki rotasını biraz değiştirip, Baskal’a da uğrayayım dedim ve köstebek tarlası gibi olan o değişik yolda(!) aracın lastiğini patlattım da düştüm bu amcanın yoluna. Ve gezinin geri kalanı için ana yollardan çıkmamam üzere güzel bir ders oldu bana.
Şüphesiz rızık veren, güç ve kuvvet sahibi olan ancak Allah’tır. Zâriyât, 58.
Şeki’nin tarihi şehri ve hanlarını ziyaretimin ardından Gence’ye doğru yola koyuldum ve bu güzel şehrin sakinliği ile güzelce dinlendim. Dönüş için tekrar Bakü’ye geldim ve ihtişamlı şehir ile vedalaşırken Azerbaycan’ın genel durumunu irdeledim kendimce. Çok değerli bir enerji kaynağı olan doğalgazın bu kadar bol olduğu bu kadim topraklarda, bu kaynaktan elde edilen gelir sanki bir kesimin elinde kalmış ve geri kalan herkesten ayrışmış. Bu kadar kaynak ve imkanda, ülkenin yollarının bu halde olması, kimilerinin ultra lüks araçlarda gezerken kimilerinin de Sovyet döneminden araçlara ancak sahip olabilmesi, sokaklarda orta kesimi pek görememek beni endişelendirdi. Kasabalarında köylerinde herkes mutlu ve neşeli fakat dışarıdan bakıldığı itibariyle de durumları hiç yok. Fakat Bakü’nün sokaklarında, lüks markaların süslediği geniş caddelerden lüks araçların yanınızdan süzüldüğü Azerbaycan’ın sunduğu manzara ise çok başka.
Zihnimde idealize ettiğim iki noktayı yıktı Azerbaycan,
- doğal kaynakların bolluğu zenginlik getirse de bunun nasıl paylaşıldığı daha önemli
- tek millet iki devlet, can kardeş, anlayışının halkta karşılığının olmadığı
fakat güzel insanlarla hoş ve samimi sohbetlerle, Allah’ın ayetlerini görüp idrak edebildiğim keyifli bir geziydi. Bu güzel toprakları bütünüyle gösteren, irdeleten ve ayetlerinin farkına vardıran Allah’a sonsuz şükürler olsun.
Kısa kısa
- Bakü’nün geniş fakat kısa yollarında araç kullanmak biraz farklı, 5 şeridi hızlıca atlamanız gerekebiliyor, bu yüzden herkes üzerinize sürüyormuş gibi gelebilir
- Bakü yürüyerek her şeyin yakın gibi durduğu ama çok büyük bir şehir, rahat ayakkabılarınız olsun, bolca yürüyeceksiniz ama bir sokak ancak bitmiş olacak
- Bakü’de Bolt taksi, kullanmadım, uygulaması çok yaygın ve ucuz
- Çevrede “görevli"ymiş gibi takılan ve para isteyen çok insan var, ben ciddiye almadım
- Araç kiralasanız da her araçla her yere gidilemiyor, şehir merkezleri ve ana birkaç yol dışında yollar çok kötü
- Araç kiralamada olabildiğince kapsamlı bir sigorta tercih edin
- Polisler çok hassas ve gözlerinden hiçbir kural ihlali kaçmıyor ve mutlaka yakalıyorlar, kurallara uyulduğunda da asla rahatsız etmiyorlar
- Ülke genelinde ana yolları tercih edin, Google Haritalar’ın kısa yollarına çok aldırış etmeyin
- Nevruz döneminde gittim ve neredeyse bütün resmi daire ve müzeler kapalıydı ve çok bir etkinlik yoktu
- Erken hasat çay içiliyor, çayın tadı bizimkinden baya farklı